AshaBi
Sunucu Sahibi
Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin dört tutuklu sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ara kararında, 26 Aralık Perşembe gününe ertelenmesine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşmanın 3. gününde, Narin'in köyüne ait yeni kamera kayıtları mahkemeye sunuldu. Görüntüler, Narin'in babası Arif Güran'ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin güvenlik kameralarına ait. Aile uzun zamandır bu görüntülerin davanın seyrini değiştireceğini ileri sürüyordu. Görüntülere bakıldı, delil niteliğinde bir şey bulunmadı. Savunma avukatları, iddianamedeki en önemli delil olan, sanıkların cinayet günü birlikte olduğunu gösterir baz istasyonu kayıtlarını çürütmeye odaklandı. Duruşmanın üçüncü gününde, sanık avukatları baz istasyonu kayıtlarının delil olarak ele alınmasına itiraz ederken, tutuklu sanık Salim Güran'ın aracında bulunan kıl ve DNA izlerine de itiraz ettiler. Bazı sanıklar da jandarma ve savcılık sorgularında işkence gördüklerini ileri sürdü. Tutuklu sanık itirafçı Nevzat Bahtiyar, Narin'i amcasının öldürdüğü, kendisinin de cesedi dere kenarına gizlediği iddiasını yineledi.
Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin 4 tutuklu sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ara kararında, 26 Aralık Perşembe gününe ertelenmesine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Mahkeme heyeti, müşteki Arif Güran ve vekili, Diyarbakır Barosu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma talebinin kabulüne, ağabey Baran Güran'ın müşteki olarak dosyaya eklenmesi talebinin reddine, mahkemeye gönderilen Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ait görüntülerin dosyaya eklenmesine, tutuklu şüpheli R.A'nın tanık olarak dinlenilmesi talebinin kabulüne, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak dosyada bulunan daraltılmış baz raporunu hazırlayanlardan hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak, hangi cihazlar ve hangi kriterlere uyularak, bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtir ayrıntılı ek rapor aldırılmasına karar verdi. Heyet, kaçma, saklanma ve yakalanamama ihtimali göz önünde bulundurulan sanıkların tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın 26 Aralık'a ertelenmesine hükmetti.
Narin cinayetini aydınlatacak davanın üçüncü duruşması yapılıdı. Üçüncü duruşmada, tanıkların dinlenmesine devam edilirken, sanık avukatları savunmalarını yapmaya başladı. Avukatlar, Narin'in öldürüldüğü saatlerde sanıkların birlikte olduğuna delil olarak dosyaya giren daraltılmış baz istasyonu kayıtlarına ağırlıklı olarak itiraz etti. Davanın bugünkü oturumunda yaşananlar şöyle: İkinci gün fenalaşarak hastaneye kaldırılan baba Arif Güran taburcu edildikten sonra adliyeye girerek üçüncü duruşmaya katıldı. Tanıklara olay gününe dair saatler soruldu ancak bir çoğu "Hatırlamıyorum" şeklinde cevap verdi. Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren adli tıptan gelen son raporu açıklayarak Nevzat Bahtiyar'a çarpıcı sorular yöneltti. Otopsiden örnekler veren Eren, Bahtiyar'a Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne götürmeden önce farklı bir noktaya götürüp götürmediğini sordu. "Hayır" cevabını veren Bahtiyar, su kenarına gömdüğünü söyledi. Bunun üzerine Nahit Eren kendi iddiasının Narin'i ilk olarak oraya götürülmediği yönünde olduğunu belirtti. CÜBBESİNİ ÇIKARDI Mahkeme Başkanı, cübbesini çıkararak Nevzat Bahtiyar'a yönelik,, "Bir birey olarak söylemek istiyorum. Vermiş olduğun beyanlar doğru mudur? Bize eksik anlattığın bir şey var mı?" diye sordu. Bahtiyar, "Doğrudur, eksik bir şey var mı hatırlamıyorum." cevabını verince mahkeme başkanı daha sonra cübbesini giydi.
Bugünkü duruşmada, önemli bir delil olması beklenen askeri üsse ait kamera kayıtları izlendi. Narin'in ailesi, uzun zamandır, köyü de gören askeri üsse ait kayıtların izlenmesini, bu kayıtlar sayesinde olayın aydınlanacağını dile getirmişti. Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ait görüntüler Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlandı ve mahkemeye sunuldu. Saat 15.05 ile 15.11 arasındaki sabit görüntülere bakıldı. Kayıtlarda herhangi bir şey görülmedi. Arif Güran'ın bahsettiği şahingöz denilen kameranın kayıt yapmadığı, sadece terör konusunda bir hareketlilik olduğunda merkezden müdahale için kullanılan bir kamera olduğu belirtildi.
Sanıklar ve avukatları, duruşmada delilleri çürütmeye odaklandı. Narin'i öldürüp cesedini Nevzat Bahtiyar'a vermekle suçlanan tutuklu sanık, amca Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, soruşturmanın kasıtlı olarak aileyi hedef aldığını ileri sürdü ve şöyle konuştu: "Televizyon ekranlarında sabah- akşam uydurulan her türlü senaryo, dedikodu ve iftira ile aile topyekun şeytanlaştırılmış, kriminalize edilmiş, bu safsatalar da ciddi bulunarak savcılık makamınca konu olmuş, asıl maddi delillerle ilgilenilmemiştir. İddia makamı hangi senaryoya inanıyor? HTS kayıtlarına baktığımızda müvekkilimin ailenin diğer üyeleriyle irtibatını göremezsiniz. Kim kimle ortak hareket etmiş, belli değil. Olayın aslı faili kimdir? İştirak edeni, yardım edeni kimdir? Bunların hiçbirine iddianamede yer verilmemiştir. "KİMİN ÖLDÜRDÜĞÜ BELLİ DEĞİL" İddianamede kimin, niye öldürdüğü belli değil. Nerede öldürdüğü zaten belli değil. Salim Güran, çocuğu ahırda mı, evde mi öldürmüş? Nevzat’ı tepeden mi çağırmış? Nevzat çocuğu evden mi almış, çocuğu Enes mi öldürmüş? Ya da kimsenin aklına getirmediği, o çocuğun o tepeye çıkmamış olduğu ve Nevzat tarafından öldürüldüğü mü? Sebepsiz yere öldürme diye bir kavram da vardır. 4 farklı insanın hemfikir olup sebepsiz yere öldürdüğünü söylemek saçmalıktır. Hem hemfikir olacaksın hem de sebepsiz yere öldüreceksin. Bu 37’nci maddeyle örtüşmez" dedi.
Akdağ, savunmasında Nevzat Bahtiyar’ın cinayeti işlediğinden emin olduklarını belirterek, "Anne, kardeş ve amca ile Nevzat’ı, aynı çuvala koymak vicdanen makul bir durum değildir. Mahalle çevresinde birçok kameranın varlığını tespit ettik. Tüm bu kamera kayıtlarına jandarma el koymuştur. En önemlisi, üs bölgesinin Şahin Göz kamerasıdır. Nevzat Bahtiyar, aile üyelerinin düğün davetiyesi dağıtmak için köyden ayrılacağını annesinden öğreniyor. "KATİL NEVZAT, EMİNİZ" Nevzat’ın köyde olmaması gereken kardeşi Askeri Bahtiyar'ın Narin’in evinin orada keşif yaptığı köylüler tarafından belirlenmiştir. Biz bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığından yüzde 100 eminiz. Nevzat’ın yapısı ve konumu her attığı adım yalan bir adamdır. Kuzu postuna bürünmüş bir kurt, bir katildir. Mantık yürütmek yasak, itiraz etmek suç olmuş. Nevzat Bahtiyar bir hafta boyunca televizyondan dersini almıştır. Yakalanınca Salim’in ismini sinsice fısıldamıştır. İlk ifadesin Yüksel yokken, televizyon programında Yüksel’i duyunca, ikinci ifadede Yüksel’i de hedefine koymuştur. Çocuğun battaniyeye sarılmış olduğu bir düzmecedir. Battaniye asla olmadı. ‘Korktuğum için taşıdım’ diyor. O zaman neden sürekli ifade değiştiriyor? Nevzat asla Salim’den korkmadı. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürdü, öyle mi? O zaman neden aile dışından birini kendine şahit yarattı? "NEVZAT KIZININ İNTİKAMINI ALDI" Nevzat Bahtiyar, kızı eski muhtarın torunu tarafından kaçırılınca, muhtarın evini basan vahşi biridir. Elleriyle onu boğmaya çalışmıştır. Salim tarafından kurtarılmıştır. Kurtarılmasa, Narin gibi can verecekti." Savunmanın çürütmeye çalıştığı deliller arasındaki baz istasyonu kayıtları iddianameye şöyle yansımıştı: "21 Ağustos'ta anne Yüksel Güran'ın saat 14.28'de ikametinde olduğu, 16.39'a kadar ikametinde bulunmaya devam ettiği, ikameti dışında bir yerde olmadığı değerlendirilmektedir. Salim Güran'ın aynı gün 14.52 sıralarında ikametinden çıktığı, 15.19'a kadar Arif Güran'ın ikameti ve yakınlarında bulunduğu,15.20'de Arif Güran'ın ikametine geldiği ve giriş yaptığı, daha sonra evin arka tarafında bulunan ahır kısmına geçip geri Arif Güran'ın ikametine girdiği ve 16.10'a kadar Arif Güran'ın evinde ve müştemilatında olduğu, Nevzat Bahtiyar ile 21 Ağustos günü 15.10 ile 15.40 arası hareketlerinin uyumlu olduğu ve birlikte oldukları değerlendirilmektedir." İŞKENCE İDDİALARI Sanık avukatı Akdaq, işkence iddiasında da bulundu. Sanıkların bu tür iddialarına karşı, herhangi bir şikayet olmadığı belirtilmişti. Ancak, sanık avukatları işkence iddialarını şöyle sürdürdü: "21 Ağustos’tan bu yana kolluk görevlileri, JASAT görevlileri, akıl ve insanlık dışı uygulamalarla, akıl almaz baskı, işkencelere kısaca değinmek gerekir. Cinayeti işlemiş olsun olmasın diğer aile bireylerine üst düzey bir komutan tarafından, ‘Seni Irak’a götürürüz, yüzünü değiştiririz’ vaatlerinde bulunulmuştur. Müvekkilimin oğlu olan Devran Güran falakaya yatırılmıştır. Annesinin yanında Devran’ı dövmeye devam etmişler. Devran’ın annesinin gözü önünde ağzına kerpeten sokmuşlar, ‘Madem bu kadar şeye rağmen itiraf etmedin, o zaman kızının leşini önüne atarız o zaman itiraf edersin’ deme zalimliğini göstermişler. Barış, Uğurcan ve diğerlerine yapılanları anlatırsak tadımız kaçar." "KİLİT İSİM ENES" Savunmanın bu iddialarına karşılık, davaya müdahil olan avuktalar da, karşı iddialarını aktardı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı Abdullah Yılmaz, delillerin kuvvetli olduğunu, sanıkların Narin'e ait olduğu belirtilen terlik ve başka konularda çelişki sergilediğini ileri sürdü. Yılmaz şöyle konuştu: "24 Ağustos’ta 21.00 sıralarında dış bir müdahale olmaksızın yangın gerçekleşiyor. 2 gün sonra yine Enes Güran’ın gözünde morluk ve diş izi tespit ediliyor. Burada maalesef bir ayrım yapılamıyor. 30 Ağustos’ta Narin’in yakınlarının telefonları inceleniyor. Salim Güran’ın kullandığı araç var. Burada bir arama ve inceleme yapılıyor, Van jandarma kriminalden. Burada aracın şoför koltuğunda DNA profili tespit ediliyor. Aracın sağ arka iç kısmında, Narin’e ait kıl tespit ediliyor. Olaydan 12 gün sonra amca tutuklanıyor. 6 gün sonra da Narin’in bedeni bulunuyor. 2 Eylül’de arama çalışmaları devam ederken, Yüksel Güran adeta kızının öldüğünden emin, oğlu Enes için ‘Ne yapabilirim’ söylemlerinde bulunduğu tutanaklarda var. 8 Eylül’de, Narin'in cenazesinin bulunduğu gün kadınlar arasında bir tartışma yaşanıyor. Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın araçlarında toprak numuneleri inceleniyor ve benzer oldukları tespit ediliyor. Dolayısıyla bu dosyanın kilit noktasının Enes Güran olduğunu düşünüyoruz. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun." BUGÜNE DEĞİN NE YAŞANDI? Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki perşembe günü başlayan duruşmada tutuklu sanıklar Nevzat Bahtiyar, ağabey Enes, anne Yüksel ve amca Salim Güran savunma yaptı. Mahkemede, ikinci günde tanıkların dinlenmesine geçildi. Dün, saat 09.00'da başlayan duruşmada 4 sanık ve 26 tanığın beyanları dinlenerek tamamlandı. HABERİN VİDEOSUNA GİT Narin cinayetinde söz yargıda: Aile avukat ordusuyla geldi
Davanın ilk duruşması, perşembe günü yapılldı. Sanık ve tanıklar, yoğun güvenlik önemleriyle adliyeye getirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Duruşmanın 3’üncü gününde, Güran ailesinin avukatları talebiyle 9 yeni tanık dinlenmek üzere adliye geldi. Mahkeme başkanı, Güran ailesi avukatlarının mahkemeden talep ettiği Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ait görüntülerin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlandığı ve mahkemeye sunulduğunu belirtti. Baba Arif Güran, cinayeti aydınlatacak en önemli delilin askeri üs bölgesindeki kameraların olduğunu söylemişti.
Duruşmanın 2. gününe tanıkların dinlenmesiyle başlanmıştı. Bu duruşmada, ilk olarak ağabey Baran Güran tanık sıfatıyla dinlendi. AİLE VE AVUKATLARINDAN ESKİ BARO BAŞKANINA TEPKİ Bu sırada söz alan Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Baran Güran'a soru sormaya başladı. Eren, "Adli Tıp'ta, hayatın en güzel kokusuna sahip bir çocuğun getirildiği hali izlemek zorunda kaldım. Sana teşhis yaptıracaklardı, 'Baran, görme' dedim" dedi. Bunun üzerine baba Arif Güran, gözyaşlarını tutamadı. Aile avukatları ve baba Arif Güran, Eren'in konuşmalarına tepki gösterdi.
Baba Arif Güran, Eren'e "Benim ömrüm, hayatım, kızımdır. Neyin peşindesin? Ne yapmaya çalışıyorsun." dedi. Eren de "Baran'la birlikte Adli Tıp Kurumu'nun önündeydim. Ben de bir babayım. Neyin peşindeyim? Neyin peşindeyim, gerçeklerin peşindeyim. Hayatıma mal olsa da peşini bırakmam asla. O kızın otopsisinde iken 3 gün boyunca kokusu üstümdeydi. Ömür boyu o kokuyu unutmayacağım. Sana teşhis yaptıracaklardı, izin vermedim. Sana bu kötülüğü yapılmasını engellemek için seni içeri almadım o zaman. Çünkü Baran, her gün öpüp kokladığı kız kardeşinin cesedinin kokusu üstüne sinecekti." dedi. Bu sırada fenalaşan Arif Güran, salondan dışarıya çıkarıldı. Tedbir amaçlı hastaneye götürülen Güran'ın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Kardeşi Enes Güran ile cezaevinde yaptığı konuşmayı hatırlatan Eren, "Kardeşin ısrarla kamerayı soruyor, sen de 'İki kişi çıkmış' diyorsun. Dosyada görmedim, sen nerede gördün o kamerayı? Temas ettin mi?" diye sordu. Baran Güran, "18 yaşında, kendini savunacak durumda değil. Orada 'Dik dur' dedim. Hayır, sosyal medyada gördüm. Kardeşim cezaevinde, tabii ki sahip çıkacağız. Yalnız mı bırakacağız?" yanıtını verdi.
Baran Güran, daha sonra sorulan sorulara, "Bence kardeşim tepeye çıktığı zaman bu pislik tarafından kaçırıldı. Benim ailem hayatı boyunca karakolda ifade veren bir aile değil. Bu kadar çelişki olması gayet normal bir şey. Köyde kavga etmeyen tek kişi, Enes'tir. O çocuktur. 'En son Narin'i ben öptüm, DNA'da ben de mi çıkarım' diye korkmuştur. Ben de kafamı duvara vurdum, telefonu duvara vurdum, biliyor musunuz? Hayır, çünkü rapora geçmez bu. Bir insan cinayet işlerse korkmaz mı? Her zaman babamın yanına geliyordu. Bence Nevzat yalan söylüyor. Enes orada Salim'i ya da Nevzat’ı görseydi, silah olmasa bıçakla onları doğrardı." yanıtını verdi.
Ağabey Baran Güran’ın dinlenmesinin ardından, Narin’in amcasının oğlu Osman Güran tanık olarak dinlendi. Osman Güran, olay gününü anlatarak, “Enes’le Narin kaybolduktan sonra görüştüm. Patikadan yengem, ‘Narin kayboldu’ dedi. Ben şehir merkezinde kalıyorum. Kaybolduğunu anladığımız zaman Enes ile görüştük. Sohbetimiz olmadı ama aynı ortamdaydık. Muhammed yol üzerinde terliği gördü. Yaşlılar yukardayken ‘Kolluk evden çıkın, sadece aile kalsın’ demiş. O esnada yaşlıları arabaya alıp aşağı götürdüğünde unuttuğunu söyledi." dedi. Kendisinin o sırada terliği jandarmaya götürdüğünü dile getiren Osman Güran, "Markete giderken o fark etmiş, dönüş yolunda terliğin üzerine basıp geçtik. Muhammed ‘Geri gelir misin’ dedi, geldik. O eğilip terliği aldı. Muhammed kaçta terliği bulmuştu, hatırlamıyorum. Olay günü Narin’in üzerine ne olduğunu sorarken, Baran’a mesaj attık, ‘Bu onun olabilir mi?’ diye” dedi.
Daha sonra tanıklardan, Narin’in dayısının oğlu Muhammed Kaya dinlendi. Olay gününü anlatan Muhammed Kaya, “14.00-14.30 civarında köy yollarından Mardin’in Derik ilçesine gittik. Saat 20.00'de kuzenim Devran’a haber geldi, ‘Narin kayboldu’ diye. Kuyulara baktık, köyü aradık. Terliğin bulunduğu gün, yengem aradı, ‘Araba var mı, süt alır mısın?’ dedi. Ben de ‘Var’ dedim. Markete giderken terliği gördüm. Markete gidip gelirken, çingenelerin olduğu yerde terliğin üzerine basıp ‘Geri geri gel’ dedim, öyle bulduk. Ben geçtim, gördüm. Çingenelerin olabilir diye takmadım, dönüşte aldım. Ne olur ne olmaz, yengeme gösteririm diye. Eve gittik, herkes bağırıyordu. Ben de komutana, ‘Siz bağırmayın, ben herkesi çıkarırım’ dedim. Sonra onu Hüseyin Güran’ın evine götürdüm. Sigaram bitmişti, markete gittim. Kargaşa vardı diye unuttum. Ben onun için köye götürdüm. Unuttuktan sonra Baran’a attım, Baran ‘Terlik onundur, neredesiniz’ diye sordu, ‘Ormanın oradayız’ dedim. Sonra jandarma geldi. Dayım Arif geldi, ‘Terliği ben aldım Narin’e’ dedi.” diye konuştu.Bu sırada söz alan Anne Yüksel Güran, “Terlik bana geldi. Ben ilk başta sevindim, sonra numarası farklı çıktı.” dedi.İfadesine devam eden Muhammed Kaya, “Emir Dayı diye bir işçimiz vardı. ‘Telim ve cinlerim var’ diyordu, cinciydi. O tele üfleyip, yer buluyordu. Öyle kayıp şeyleri bulduğunu söylüyordu. Dicle Üniversitesi’nin oradaydı, biz de kalktık oraya gittik.” diye konuştu.
Daha sonra Narin Güran’ın yengesi Maşallah Güran’ın ifade işlemlerine geçildi. Olay gününü anlatan Maşallah Güran, “Narin’in bulunduğu gün, Hülya komutan geldi, Yüksel’e ‘Başın sağ olsun’ dedi. Yüksel de ‘Hani söz vermiştin, hani Narin’im’ diyerek bağırdı, o sırada ambulansa aldılar. ‘Hangi şerefsizler sana kıydı’ diye ortaya söyledim. O sırada kızım bayıldı. ‘Herkes her şeyi biliyor’ diye bir cümle kullanmadım. Benim ağzımı kapatan da kimse olmadı. Narin 14.00 gibi geldi. Bizim kızları sordu. Kızlarımız evde olmadığı için camiye koşarak gitti. 17.40’ta diğer kızım Mina geldi. Salim bize, ‘Hangi saatte gördüyseniz, o saatte söyleyin’ dedi. Salim 18.00-18.20 gibi geldi. Amcasının elini öptü, 5 dakika sonra gitti. Salim’le oğlu beraberdi. Salim’de şüpheli bir şey görmedim. Her zamanki gibiydi. Şüpheli bir durumu yoktu. Nevzat bizim komşumuz. Kim olursa olsun, Allah belasını versin. Kızım Birsen bana, ‘Salim bize 17.40’ta Narin’i gördüğünüzü söyleyin, yoksa sıkıntı çıkar’ diye bir cümle söylediğini demedi. Yüksel tepeden seslendi, ‘Narin nerede’ diye sordu. O saatlerde hiçbir hareketlilik görmedim. Nevzat ve Salim’in genel olarak arası iyiydi bugüne kadar. Bu saatten sonra iyi değil. Karakolun kamerasını ortaya çıkarın. Kimse katil, Allah belasını versin. Enes'in öldüreceğine de inanmam.” dedi.Bu sırada söz alan Salim Güran, “Maşallah Güran benim amcamın eşidir. Amca, baba yarısıdır. Benim amcam babam gibidir. Bize bu iftirayı atanın Allah belasını versin" ifadelerini kullandı.
Duruşmada 18 yaşından küçük olan tanıklar, adliyedeki Adli Gözlem Odası’nda Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile pedagog eşliğinde ifade verdi. Narin’in ağabeyi M.E.G., “Evde ben, Enes ağabeyim, kardeşim E. vardı. Saat 15.00 gibi Hediye yengem geldi. Narin gittikten sonra benle Enes ağabeyim telefonda oyun oynuyorduk. Ben annemin telefonuyla oynuyordum. 2 oyun oynadıktan sonra oyundan çıktık. 16.30-17.00 gibi aşağı indim. Enes Ağabeyim, Tahir Kaya oradaydı. Hediye geldiğinde hatırlamıyorum ama E. bana ‘Hediye yenge geldi, elbiseleri bırakıp gitti’ dedi. Sonra bakkala gittim, ağabeyimin yanına. Onlar oturmuştu, bir şey almadık. Tahir Kaya saman çekmek için çocukları topladı. Ağabeyim gitmedi. Ben ve kuzenim K.G. çeşmeye gittik. Sonra ağabeyim o sırada geldi. O kadar. Sonra annem ‘Kardeşini çağır, gel yemek yiyeceğiz’ dedi. Ben de ‘Tamam’ dedim. Sonra aradım, bulamadım. Annem, yengem Maşallah’a sordu ‘Narin orda mı’ diye, ‘Yok’ dediler. Sonra Hediye yengemi aradı, o da ‘Burada değil’ dedi.Daha sonra kuzeni A.K. ifade verdi. Olay gününü anlatan A.K., “Narin’i camide gördüm. Eve geldik. Z. ile birlikte çorap dağıttık. Sonra Melek ablanın evine gittik.” dedi.
Mahkemede, sanık amca Güran'ın Narin'in kaybolduğu gün telefonuyla yaptığı işlemler gündeme geldi. Amcanın, telefondaki dinleme programını gece yarısı sildiği anlaşıldı. Mahkeme Başkanı ile sanık arasında şu konuşma geçti: Hakim: Sen de çok zekisin, sen bu salondaki herkesi suya götürüp susuz getirirsin. Asıl o tarihte işine yarayacak o programı sildin. Salim Güran: Ben silmedim. Hakim: O programı devre dışı bırakman çok şüpheli bir hareket. Hakim: Telefon görüşmelerini neden sildin? Salim Güran: Eskortlarla görüşmüştüm, o yüzden sildim. Mahkeme Başkanı: Belki binden fazla eskort ile görüşmüşsündür, onu bilemem ama asıl silmen gerekeni silmemişsin, çünkü eskort mesajların duruyor. Salim Güran: Silmemiş miyim? Mahkeme Başkanı: Narin'i kim öldürdü? Salim Güran: Kim öldürmüş bilmiyorum. Üfürükçü getirdiler onların evinin etrafında üfürükçü Nevzat'ın evinin orayı gösterdi. Üvey annemin etrafında dolaştırıyorlar ben de üvey annemden dahi şüphelendim. Güran davasında Mahkeme Başkanı "gizli tanık" iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Başkan ''Mahkememize ulaşan gizli tanık ifadesi yok'' dedi. KADINLARIN KAVGASI DOĞRULANDI Tanık olarak dinlenen Yüksel Güran'ın kardeşi Yasemin Gül, olay gününü anlattı. Gül, Nadir'in kaybolduğu haberini aldıktan sonra, köye gittiğini belirterek, daha sonraki gelişmeleri aktardı. Narin'in cesedinin bulunmasının ardından gittiği köyde kadınların kavga etitğirni aktaran Gül şöşyle konuştu: "Olay günü evdeydim. ‘Narin'in cesedi bulunmuş.’ Hemen televizyonu açtım. Eşimi aradım, o da işten çıkıp hemen geldi. Ben hemen köye gittim. ‘Saçmalamayın, köyde çocuk mu kaybolur?’ dedim. Jandarma bana bunu dedi, ‘Narin görmemesi gereken bir şey gördü ki Salim öldürdü’ dediler, ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Ablan öldürdü’ dediler, ben ‘Kesinlikle öyle bir şey yapmaz’ dedim. ‘Keyif için bu kız öldürülmez’ dedim. Kadınların olduğu kavgada Maşallah Kürtçe ‘boynun devrilsin’, ‘Gözün kör olsun’, ‘Allah belanı versin’ gibi beddualar etti. Ben balkona çıktım, öyle baktım onlara. Narin’in ölüm şoku ve kavganın şokundaydım. Annem ‘Dışarı çık, hava al’ dedi. O sırada jandarma geldi" diye konuştu. "Maşallah o bedduayı kime yönelik söyledi" sorusuna Yasemin Gül, "Ben bilmiyorum, kime yönelik ‘Allah belanı versin’ dediğini bilmiyorum. Kızı da ‘Biz nereden bilelim’ dedikten sonra ben balkonun üzerine çıktım" dedi.
Salim Güran’ın kızı G.G. de “Çarşıya gittik. Hepimiz sadece ağabeyim yoktu. 14.45'te eve geldik. Babam uzandı, sonra babam kalktı ve çıktı. 15.30 gibi çıktı, tarlaya gitti. Tarladan dönüşte eve gelmedi. Zaten Narin’in kaybolduğunu ben babama haber verdim. O zaman karanlıktı 19.45 gibiydi babamı aradığım zaman. O da tarladaydı.” dedi.Mahkeme Başkanının “HTS kayıtlarında Enes'in 15.57'de Salim'in evine gitmiş ve 8 dakika kalmış. Enes sizin eve geldi mi?” sorusuna G.G., “Hayır hiç gelmedi, ben de evden çıkmadım hiç.” yanıtını verdi.
Hüseyin ve Maşallah Güran’ın kızı M.G. olay gününü anlatarak “Büyük odadaydım. Telefonla oynuyordum. Sonra kapı çaldı, annem de ‘Kimdir’ dedi, ‘Narin’ dediler. Narin’i görmedim. Yüksel yenge geldi, fenalaştı, ambulansa bindi. Sonra annemle ablam ağlıyordu. Sonra Narin’in teyzesi Yasemin geldi, annem ve ablama saldırdı. ‘Susmazsanız böyle olmazdı’ dedi. Ben de o sırada ayağa kalktım. ‘Biz bir şey bilmiyoruz’ dedik. Ben bayıldım, Hülya komutan geldi ve ayırdı. Biz de gittik. Salim Güran bizi tehdit etmedi. ‘Allah rızası için ne biliyorsanız onu söyleyin’ dedi. Tam olarak saat söylemedi, ‘Ne gördüyseniz onu anlatın’ dedi.” diye konuştu.
Amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A, tanık olarak dinlenmek için duruşma salonuna alındı. Mahkeme başkanının "Tanıklık yapmama hakkına sahip" olduğunu hatırlatması üzerine R.A, "Tanıklık yapmak istemiyorum." dedi ve salondan çıkarıldı. Öte yandan duruşmada rahatsızlanan baba Arif Güran'ın ambulansla kaldırıldığı Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki tedavisi sürüyor.
Salim Güran'ın eşi Melek Güran da tanık sıfatıyla dinlendi. Eşinin evden kaçta çıktığını hatırlamadığını dile getiren Melek Güran, evlerine başkasını gelmediğini iddia etti. Kendisinin de dışarı çıkmadığını sözlerine ekleyen Melek Güran, Mahkeme Başkanı'nın "Peki bu olaylardan sonra eşinizin hareketlerinden şüphelendiniz mi?" sorusuna ise "Hayır, kesinlikle şüphelenmiyorum." yanıtını verdi. Dosyada yer alan Salim Güran'ın jandarmayı yönlendirdiği iddialarına da yanır veren Melek Güran, böyle bir şeyin yaşanmadığını dile getirdi. Salim Güran'ın dünkü duruşmada eskortlarla görüştüğünü dile getirmesinin ardından Melek Güran'a "Eşiniz sizi aldattığını bu salonda ikrar etti. Haberiniz var mı?" sorusu soruldu. Güran, soruya "Eşim beni aldatmaz." yanıtını verdi.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı duruşmada Narin'in ailesini 8 avukat temsil etti. Dünkü duruşmaya 50'nin üzerinde baro başkanı katıldı. Davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve parti sözcüleri de duruşmayı takip etti.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, otopsi raporuyla ilgil Nevzat Bahtiyar'a soru yöneltmek için salonda bulunan tutuklu sanıklar ve baba Arif Güran'ın da dışarı çıkarılmasını istedi. Bahtiyar'ın otopsi raporundaki ayrıntılara ilişkin savunması devam ediyor.
Okumaya devam et...