AshaBi
Sunucu Sahibi
Trabzon'daki kuvvetli sağanak sonrası gelen heyelan faciasında bir kişi yaşamını yitirdi. Uzmanlar, toprağın artık suya doygun hale geldiğinin altını çizip gravite etkisiyle toprakların kaymaya son derece müsait olduğunu dile getirdi. Önümüzdeki günlerde yerleşim alanlarının doğrudan heyelan riskiyle karşı karşıya kalacağını belirtten uzmanlar, önlem almak için ciddi bütçelerin ayrılması gerektiğini vurguladı.
Trabzon'da 20 Eylül'de etkili olan sağanak, Araklı, Sürmene, Arsin ve Yomra ilçelerinde hayatı olumsuz etkiledi.
Metrekareye 165 kilogram düşen yağış nedeniyle cadde ve sokaklar suyla dolarken bazı ev ve iş yerlerinin zemin ile bodrum katlarını su bastı. Taşkın nedeniyle bahçesi suyla dolan Araklı Bayram Halil Devlet Hastanesi'ndeki hastalar tahliye edildi. İlçelerin yüksek kesimlerinde heyelanlar meydana gelirken mahsur kalan vatandaşlar ekipler tarafından kurtarıldı.
Sağanağın etkili olduğu Sürmene'de dere taşkını sonucu kaybolan işitme engelli Ali Kemal Demir'in (65) cansız bedenine kaybolduğu noktaya 35 kilometre uzaklıkta, 1 mil açıktaki denizde ulaşıldı.
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, kentte doğu ilçelerinde meydana gelen bir kişinin yaşamını yitirdiği, altyapı ve enerji nakil hatlarının zarar gördüğü, suyla dolan 121 iş yeri, 25 konut, 18 araç ile 175 dekar tarım arazisi ve 8 bin 420 metrekare fındık bahçesinde hasara neden olan sel ve heyelanları, jeolojik açıdan değerlendirdi. Prof. Dr. Osman Bektaş, Doğu Karadeniz'de küresel ısınmanın etkili olduğunu belirterek "Karadeniz sürekli ısınıyor ve bu ısınan su sürekli buharlaşıyor. Buharlaşan su yükseliyor ancak bu yükselme Doğu Karadeniz dağlarını aşamıyor. Su buharıyla yüklü bulutlar, Doğu Karadeniz dağlarını aşamayınca güneye; Gümüşhane, Bayburt tarafına, ulaşamayınca, Doğu Karadeniz'in kuzey yamaçlarına doğru dökülüyor. Bunun en son örneği, Trabzon'un doğu ilçelerinde yaşanan olaylardır. Bu sel olayları daha önceden de yaşanmıştı; ama her geçen gün daha da şiddetini artırıyor." diye konuştu.
Artan yağışlar sonrası bölgede heyelan riskinin ciddi şekilde arttığını belirten Prof. Dr. Bektaş, "Toprak artık suya doygun hale gelmiş durumda. Bu da gravite etkisi ile toprakların kaymaya son derece müsait hale gelmesine neden oluyor. Yamaçlarda kırık ve fay hatlarına su girince, bu faylar boşluk suyu basıncı ile harekete geçmeye hazır hale geliyor. Özellikle kara yollarının üzerindeki dik şevlerde bu durum büyük bir heyelan riski oluşturuyor. Önümüzdeki günlerde bu alanlarda önemli risklerle karşı karşıya kalacağız. Yerleşim alanları da bu risklerden doğrudan etkilenecek." dedi.
İklim değişikliğinin etkilerine karşı bölgede yeterince hazırlık yapılmadığını aktaran Bektaş, yerel yönetimlerin bu tür afet risklerini azaltmak için yeterli bütçeye sahip olmayıp, merkezi yönetimden daha fazla destek alması gerektiğini ifade etti. Bektaş, "Küresel iklim değişikliğine uyum sağlamak adına çeşitli projeler ve yönetmelikler çıkarılıyor. Ancak bunlar ne yazık ki uygulamaya geçmiyor, sadece kağıt üzerinde kalıyor. Bu projelerin hayata geçirilmesi için ciddi bir finansman, bütçe gerekiyor. Maalesef yeterli bütçe ayrılmadığı için gerekli önlemler alınamıyor. Bu bölgelerde şehirlerin altyapısı son derece yetersiz. Kanalizasyon sistemleri yok ya da mevcut olanlar ihtiyaca cevap vermiyor. Bu yüzden sel olayları beklenenden çok daha büyük zararlar veriyor. Riskleri azaltmak ve önlem almak için ciddi bütçeler ayrılması şart. Ancak bu şekilde sel ve heyelan gibi afetlerle etkili bir şekilde mücadele edebiliriz." diye konuştu.
Okumaya devam et...